
“Biz arkadaşımız
Haçatur'la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk
çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok
duyulmasın diye, Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun
ağzına soktu. Daha sonra bu 13 yaşındaki Türk'e onların atalarının bizim
çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından, sinesinden ve karnından derisini
soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü.
İlk mesleğim hekimlik olduğuna göre hümanist idim, bunun için de Türk
çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim.
Ama ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten
gururlanırdı. Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça
doğradı ve bu Türkle aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi üç
Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi
yerine getirdim. Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve
diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini
gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915'te ölenlerimiz ve ruhumuzun
dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalı'yı ve
vatanımızın bir parçasını işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi
başardık.”
Ruhumuzun Canlanması
– Zohi BALAYAN (Sayfa 260-262)
Nasıl oldu acaba?
Bunca vahşet nasıl oldu? Gözlerinizi kapatmadınız, ya vicdanlarınız onlar
da kapalı mıydı? Elleriniz hiç titremedi mi? Bir damla da olsa göz yaşı
dökmediniz mi? Ellerinize bulaşmış kan ile sevgilinize, eşinize dokunuyor;
çocuklarınızı sevebiliyor musunuz? Onlara ne anlatıyorsunuz? Hangi ulvi
amacın, hangi intikamın kazanımıydı bu?
Siz insansanız biz
neyiz?
26 ŞUBAT PAZAR GÜNÜ SAAT 14:00'de Hepinizi Taksim'de Hocalı yürüyüşüne bekliyoruz.Duyarlı olalım ki yeni katliamlar,yeni hocalılar yaşanmasın !
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder